İlam almak nedir ?

Efe

New member
İlam Almak Nedir? Bir Mahkeme Koridorundan Hayat Dersi

Herkese selam,

Geçen hafta başıma öyle bir şey geldi ki, hâlâ düşününce gülüyorum ama bir yandan da “vay be” diyorum. Hikâye biraz mahkeme, biraz strateji, biraz da duygusal zekâ harmanı… Üstelik “İlam almak” denen şeyin ne demek olduğunu da yaşayarak öğrenmiş oldum. Anlatayım…

---

Mahkeme Koridorunda Başlayan Merak

Sabahın erken saatlerinde adliyedeydim. Soğuk mermer zeminde yankılanan adımlar, ellerinde dosyalarla koşuşturan insanlar… Tam bir film sahnesi. İşte o sırada, yanımda oturan beyefendi, elinde kahvesiyle bana dönüp “Sen bilir misin, ilam almak ne demek?” diye sordu.

Ben duraksadım. Hukuk terimlerine çok hâkim değilim. “Sanırım mahkemenin kararı gibi bir şey?” dedim. Adam hafifçe güldü:

— “Karar değil, kararın resmileşmiş, imzalanmış, kaşelenmiş, yani icra edilebilir hâli.”

O an hikâye başladı. Çünkü yanımızda duran hanımefendi de sohbete katıldı.

— “Siz erkekler hep icra edilebilir kısmına odaklanıyorsunuz, işin duygusal boyutu da var,” dedi.

---

Karakterler: Strateji ve Empati

Beyefendinin adı Cengiz’di. Eski bir satranç oyuncusu gibi düşünün; konuşurken bile hamle planlayan bir insan. Bir konuda dava açmış, mahkemeden haklı çıkmış, ama parayı ya da hakkını almak için “ilam” belgesine ihtiyacı varmış.

Hanımefendi ise Elif. Avukat değil ama sanki insan psikolojisi üzerine doktora yapmış gibi; karşısındakinin derdini anlamadan rahat edemeyen biri. “Bence mesele sadece hakkı almak değil, karşı tarafın da bunu kabul etmesi, barış içinde çözülmesi,” diyor.

Cengiz hemen itiraz ediyor:

— “Elif Hanım, haklı olan hakkını alır. Bunun başka yolu yok.”

— “Ama bazen haklıyken bile kırıcı olmamak gerekir,” diye karşılık veriyor Elif.

---

İlamın Hikâyesi

Cengiz anlatmaya başlıyor:

Bir kira davası açmış. Kiracısı ödemeleri aksatmış, sonunda mahkeme “kiracı tahliye edilsin ve şu kadar borç ödesin” diye karar vermiş. Ama karar tek başına yetmiyormuş. Mahkemenin kararını resmen yazdığı, imzaladığı ve mühürlediği belgeye “ilam” denirmiş. Yani icra dairesine gidip “Benim elimde ilam var, gereğini yapın” diyebilmek için bu belge şart.

Elif dinlerken başını sallıyor ama başka bir pencereden bakıyor:

— “Demek ki ilam sadece kâğıt değil; yaşanmış bir sürecin, çekilen stresin, verilen mücadelenin somut kanıtı.”

O an düşündüm: İlam aslında hem stratejinin hem de duygunun ürünü. Erkek tarafı bunun bir “araç” olduğunu düşünüyor; kadın tarafı ise bunun “hikâyesi”ne bakıyor.

---

Stratejik Yol: Cengiz’in Bakışı

Cengiz bana ilam alma sürecini anlattı.

1. Mahkeme kararı çıkar.

2. Karar kesinleşir (itiraz süresi biter).

3. Kaleme gidilir, “ilam talebi” yapılır.

4. Kalem, imzalı ve mühürlü belgeyi hazırlar.

5. Bu belgeyle icra dairesine gidilip işlem başlatılır.

Anlatırken öyle netti ki, sanki satranç tahtasında taş diziyordu.

— “Her adım bir öncekinin devamı. Birini atladın mı, bütün oyun bozulur,” dedi.

---

Empatik Yol: Elif’in Bakışı

Elif ise şöyle bir şey anlattı:

Bir arkadaşının boşanma davasında ilam almışlar. Arkadaşı belgeyi eline alınca bir süre sadece bakmış. Çünkü o kâğıt, sadece hukuki bir sonuç değil, yılların yükünün resmî kapanışıymış.

— “İlam, bazen bir özgürlük belgesi, bazen de bir vedanın mühürü,” dedi.

O an Cengiz hafifçe sustu. Çünkü fark etti ki, belgeye bakış açısı, sadece stratejiyle değil, yaşanmışlıkla da şekilleniyor.

---

İki Yolun Ortasında

Mahkeme koridorunda otururken, ikisinin de haklı olduğunu gördüm. Cengiz’in stratejik yaklaşımı olmasa, ilam almak kolay değil. Adım adım plan, doğru dilekçe, zamanlama… Hepsi önemli. Ama Elif’in empatik bakışı olmasa, bu süreç insana sadece “evrak kovalamak” gibi gelir.

Aslında “ilam almak” kelimesi, soğuk bir hukuk terimi gibi dursa da, içinde hem aklın hem kalbin hikâyesi var.

---

İlam Almak: Resmî Tanım ve Yaşamdaki Karşılığı

Hukuken:

“İlam, mahkemeler tarafından verilen ve icrası gereken kararların, yetkili mahkeme kalemi tarafından yazılıp imzalanmış, mühürlenmiş resmî belgedir. İcra takibine konu olabilir.”

Yaşamda:

Bazen yıllar süren bir davanın sonunda elinize tutuşturulan bir kâğıt. Bazen haksızlığa karşı atılmış net bir adım. Bazen de bir dönemin kapandığını gösteren sessiz bir onay.

---

Koridorda Son Söz

Cengiz ilamını aldı, yüzünde zafer ifadesiyle uzaklaştı. Elif ise bana dönüp, hafifçe gülümsedi:

— “Biliyor musun, hak bazen kalemle yazılır, bazen kalpte çizilir.”

Ve o an anladım: İlam almak, sadece bir hakkın resmileşmesi değil; o hakka giden yolda yaşanan bütün duyguların mühürlenmesiydi.

---

İstersen sana bu hikâyenin forum ortamında devam edebilecek şekilde yanıtlar kurgusunu da yapabilirim; böylece farklı karakterlerin “ilam almak” hakkındaki görüşlerini ekleyebiliriz.

İstersen hemen ekleyebilirim.