Kant'ın yararcı etiği nedir ?

Berk

New member
Kant’ın Yararcı Etiği: Ahlakın Sınırları ve İnsan Hikâyeleri

Merhaba arkadaşlar! Son zamanlarda etik ve ahlak üzerine çok düşündüm ve Kant’ın ahlaki felsefesiyle ilgili okuduklarım beni oldukça etkiledi. Felsefe forumlarında, etik üzerine pek çok teori tartışılıyor ama Kant’ın yaklaşımını anlamanın, hem günlük yaşantımıza nasıl dokunduğunu görmek hem de insanların karar verme süreçlerini sorgulamak açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yazıda, Kant’ın etik anlayışını, onu yararcı etik anlayışına karşı nasıl konumlandırabileceğimizi, ve hayatımızda nasıl bir yeri olduğunu tartışmaya çalışacağım. Eminim sizlerin de konuya farklı bakış açılarıyla katkılarınız olacaktır. Hadi başlayalım!

Yararcı Etik Nedir?

Yararcı etik, “en fazla fayda sağlama” ilkesine dayanan bir etik anlayışıdır. Bu yaklaşımda, bir eylemin doğruluğu ya da yanlışlığı, o eylemin getireceği sonuçlara göre belirlenir. Başka bir deyişle, doğru olan, en fazla faydayı sağlayan eylemdir. Bu düşünce akımının temelinde “faydacılık” (utilitarianism) yatar. İngiliz filozoflar Jeremy Bentham ve John Stuart Mill tarafından geliştirilmiştir.

Yararcı etik, bireylerin ve toplumların, sadece kendi çıkarlarını değil, aynı zamanda daha geniş bir toplumsal faydayı gözeterek hareket etmeleri gerektiğini savunur. Ama Kant, bu yaklaşıma oldukça karşıdır. Kant’a göre, ahlak, sonuçlardan bağımsız olarak, evrensel bir ahlaki ilkeye dayanmalıdır. Yani, ne kadar faydalı olursa olsun, bir eylem doğru olup olmadığına karar verirken, eylemin kendisini ve niyetini göz önünde bulundurmalıyız.

Kant’ın Ahlak Felsefesi: Evrenin Ahlak Yasası

Kant, ahlaki kararların sadece eylemlerle değil, aynı zamanda eylemleri gerçekleştiren kişinin niyetleriyle ilgili olduğunu söyler. O, insanların eylemlerini sadece sonuçları açısından değil, eylemin dayandığı prensipler üzerinden değerlendirmelidir. Kant’a göre, her insan, diğerlerini bir amaç olarak görmek zorundadır; yani başka insanların haklarını ihlal etmek, onları sadece bir araç olarak kullanmak, ahlaki olarak kabul edilemez. Bu yüzden, Kant’ın ahlak anlayışı “kategorik imperatif” olarak bilinen bir kuralı içerir: “Her zaman, başkalarının haklarına saygı göstererek ve onları bir amaç olarak görerek davran.” Kant’ın bakış açısından, bu kural evrensel olmalı, yani herkes için geçerli olmalıdır. Kısacası, ahlaki eylem, yalnızca eylemi gerçekleştiren kişinin niyetine ve o niyete dayalı ilkelere dayalıdır.

Fakat pratikte, insanların bu tür “katı” etik kurallarına uyması zor olabilir. İşte burada yararcı etik devreye girer. Toplumların çeşitli ikilemlerle karşılaştığı günümüzde, bazen iyi niyetli bir eylem bile kötü sonuçlara yol açabilir. Bu yüzden, yararcı etik, toplumsal faydayı öne çıkararak, daha esnek bir yaklaşım sunar. Peki, gerçekten de insanlar sadece “fayda” temelinde hareket mi etmelidir? Kant’ın gözünde, bunu kabul etmek, ahlaki değerleri tehlikeye atmak demektir.

Gerçek Hayattan Bir Örnek: Bir Seçim Anı

Bir köyde, ciddi bir salgın hastalık baş gösterdi. Sağlık kaynakları çok sınırlıydı ve her insanı tedavi edebilmek mümkün değildi. Bir doktor, bir seçim yapmak zorunda kaldı: 5 yaşındaki bir çocuğu tedavi etmek mi, yoksa 50 yaşındaki bir öğretmeni tedavi etmek mi? Eğer doktor, çocuk için çabalarını harcarsa, öğretmen yaşamını yitirebilir. Eğer öğretmeni seçerse, çocuk hayata veda edebilir.

Yararcı etik yaklaşımına göre, doktor çocuğu tedavi etmelidir çünkü çocuk, daha uzun bir yaşam süresine sahip olabilir ve topluma daha fazla katkıda bulunabilir. Ancak Kant’a göre, bu seçim, çocuk ve öğretmen arasında bir fark yaratmak, onları sadece birer araç olarak görmek anlamına gelir. Her iki yaşam da eşit derecede değerli olduğuna göre, doktorun seçim yaparken yalnızca hayatta kalma şansını değil, kişilerin eşit haklarını gözetmesi gerekmektedir. Kant burada ahlaki bir kuralı savunur: İnsanların değerleri, yaşlarına veya gelecekteki faydalarına göre ölçülmemelidir.

Erkekler ve Kadınlar: Ahlaki Yargılarındaki Farklar

Birkaç felsefi araştırma, erkeklerin genellikle daha pratik ve sonuç odaklı bir ahlak anlayışına sahip olduğunu öne sürmüştür. Bununla birlikte, kadınların daha çok topluluk, bağlar ve başkalarının duygusal ihtiyaçlarına odaklandığı gözlemlenmiştir. Bu farklar, Kant’ın ve yararcı etinin her iki anlayışının farklı bakış açılarını yansıtan birer örnektir. Erkekler, belki de daha çok fayda sağlama ilkesiyle hareket ederken, kadınlar daha çok toplumsal uyum ve başkalarının ihtiyaçlarını gözeterek hareket etme eğilimindedirler.

Bu tür toplumsal cinsiyet farkları, ahlaki düşünme biçimimizi şekillendiriyor olabilir. Kant’ın katı etik anlayışı, duygusal ve topluluk odaklı bakış açılarını zorluyor gibi görünebilir. Öte yandan, yararcı etik, birçok durumda kadınların daha fazla vurguladığı toplumsal fayda ilkesine yakın bir çözüm sunuyor olabilir. Ancak her iki yaklaşımın da kendi doğrulukları ve zorlukları var.

Felsefi Tartışmalar: Doğru Olan Ne?

Kant ve yararcı etikalı iki yaklaşım, temelde birbirine zıt gibi görünse de, aslında birçok günlük durumda birbirlerini tamamlayabilirler. Örneğin, bir arkadaşınıza borç verirken, sadece “bu iyi bir şey mi?” diye değil, aynı zamanda “bu, diğerlerinin faydasına mı olacak?” sorusunu da sorabilirsiniz. Bu, Kant’ın kişisel sorumluluk ve niyetlerin değerini vurgularken, aynı zamanda yararcı etiğin toplumsal faydayı gözetme anlayışını da benimseyebileceğimiz bir durumdur.

Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Şimdi bu konuda sizlerin fikirlerini merak ediyorum! Kant’ın evrensel etik kuralları, günlük hayatınızda sizi nasıl etkiliyor? Yararcı etik, fayda sağlama ilkesinin bir ölçütü olarak sizce geçerli mi? Erkekler ve kadınlar arasında etik anlayışı farkları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu iki etik anlayışını kendi yaşamınızda nasıl dengelemeyi tercih ediyorsunuz?

Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi sabırsızlıkla bekliyorum!