Kendilik Ne Demek Psikoloji ?

Damla

New member
Kendilik Nedir? Psikoloji Perspektifinden Anlamı

Kendilik, insanın kendi benliğini, kimliğini ve bireysel özelliklerini anlaması ve deneyimlemesi olarak tanımlanabilir. Psikoloji alanında kendilik, bireyin zihinsel yapısını, duygusal tepkilerini, düşüncelerini, inançlarını ve davranışlarını içeren karmaşık bir kavramdır. Kendilik, bir kişinin dünyayı ve kendisini nasıl algıladığını, toplumla etkileşimde nasıl bir rol üstlendiğini ve kendi potansiyelini nasıl değerlendirdiğini belirleyen temel bir yapıdır.

Kendilik ve Kimlik Arasındaki Fark

Kendilik ve kimlik terimleri genellikle birbirinin yerine kullanılsa da, psikolojik açıdan farklı anlamlara sahiptirler. Kimlik, bir kişinin toplum içindeki yerini, toplumsal rollerini ve aidiyet duygularını ifade ederken, kendilik daha çok bireyin içsel dünyasıyla ilgilidir. Kimlik, sosyal ilişkiler ve çevresel faktörlerden etkilenirken, kendilik bireysel algılar, duygular ve kişisel farkındalıkla şekillenir. Kişisel kimlik, zaman içinde değişebilirken, kendilik daha çok sabit bir çekirdek özle ilişkilidir.

Kendilik ve Kendilik Algısı

Kendilik, bir kişinin kendisini nasıl algıladığı ile doğrudan ilişkilidir. Kendilik algısı, kişinin kendi benliğini nasıl değerlendirdiği ve başkalarıyla kıyasladığı bir süreçtir. Psikolojik teorilerde, bu algıların nasıl şekillendiği farklı bakış açılarıyla açıklanır. Örneğin, psikolog Carl Rogers’a göre kendilik, bireyin kendi benliğine dair olumlu bir algıya sahip olması durumunda sağlıklı bir şekilde gelişir. Rogers, kendiliğin "gerçek benlik" ve "ideal benlik" arasındaki uyuma dayandığını savunur. Gerçek benlik, kişinin mevcut hali, ideal benlik ise kişinin ulaşmak istediği ya da olmayı hayal ettiği halidir. Bu iki benlik arasındaki denge, sağlıklı bir kendilik gelişimi için önemlidir.

Kendilik ve Özsaygı İlişkisi

Kendilik, aynı zamanda özsaygı ile de doğrudan ilişkilidir. Özsaygı, bireyin kendisini değerli, yetkin ve sevilebilir olarak görme kapasitesidir. Kendilik algısı ne kadar olumluysa, özsaygı da genellikle o kadar yüksek olur. Düşük özsaygı, bireyin kendilik algısının bozulması ve kendisini yetersiz ya da değersiz hissetmesiyle sonuçlanabilir. Bu durumda, kişi, kendilik üzerinde olumsuz bir algıya sahip olur ve içsel çatışmalar yaşar.

Kendilik Gelişimi

Kendilik, bireylerin yaşamları boyunca sürekli olarak gelişir ve değişir. Çocukluk dönemi, kendilik gelişiminin temel yapı taşlarını oluşturur. Erik Erikson’un psikososyal gelişim teorisine göre, her yaş dönemi, birey için belirli bir gelişimsel zorluk sunar. Bu zorlukların başarılı bir şekilde aşılması, sağlıklı bir kendilik gelişimine katkı sağlar. Erikson’a göre, çocuklar ve ergenler kendiliklerini, sosyal çevrelerinden aldıkları geri bildirimlerle şekillendirirler. Yetişkinlik dönemi ise bireylerin profesyonel ve kişisel yaşamlarında deneyim kazandıkça kendiliklerini yeniden inşa etmeleriyle geçer.

Kendilik ve Toplum

Kendilik, yalnızca bireysel bir kavram değil, aynı zamanda toplumsal bir olgudur. Toplum, bireyin kendilik gelişiminde önemli bir rol oynar. Sosyal çevre, kültürel normlar, aile yapıları ve eğitim sistemi, bireyin kendilik algısını şekillendirir. Özellikle ergenlik dönemi, sosyal kimlik ve grup aidiyeti konularının vurgulandığı bir dönemdir. Gençler, bu dönemde kimliklerini tanımlarken, arkadaş grupları ve ailelerinin beklentilerinden etkilenirler. Toplumsal onay ve kabul, kendiliğin gelişiminde kritik bir yer tutar.

Kendilik ve Bilinçaltı

Freud’un psikanalitik kuramında kendilik, bilinçli ve bilinçdışı süreçlerin bir araya geldiği bir yapı olarak ele alınır. Freud’a göre, bireyin içsel çatışmaları, bilinçaltındaki bastırılmış duygular ve düşüncelerle ilgilidir. Freud, id, ego ve süper ego kavramlarını kullanarak, kendiliğin farklı boyutlarının nasıl işlediğini açıklamaya çalışmıştır. Ego, bireyin gerçek dünyayla uyumlu bir şekilde hareket etmesini sağlarken, süper ego ise toplumsal kurallar ve ahlaki değerler doğrultusunda bireyi yönlendirir. İd, bireyin içgüdüsel isteklerini temsil eder. Bu üç yapının dengede olması, sağlıklı bir kendilik gelişimi için önemlidir.

Kendilik ve Psikolojik Sağlık

Sağlıklı bir kendilik algısına sahip olmak, psikolojik sağlık için kritik bir faktördür. Kendilik, bireyin duygusal denge, stresle başa çıkma becerisi ve genel yaşam memnuniyeti üzerinde doğrudan etkili olabilir. Kendilik algısının bozulması, depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Ayrıca, kendilik bozuklukları, bireylerin çevreleriyle uyumsuz ilişkiler kurmalarına ve duygusal boşluklar hissetmelerine neden olabilir.

Kendilikte Farklı Yaklaşımlar

Kendilik konusuna farklı psikolojik yaklaşımlar değişik açılardan yaklaşmaktadır. Humanistik psikoloji, kendiliği kişinin potansiyeline ulaşma çabası olarak değerlendirirken, bilişsel psikoloji kendilik algısının zihinsel süreçlerle nasıl şekillendiğine odaklanır. Psikanaliz ise bilinçaltı süreçlerin kendilik üzerindeki etkisini vurgular. Sonuçta, her yaklaşım kendiliği, bireyin benlik anlayışını ve çevresiyle etkileşimini farklı biçimlerde ele almaktadır.

Sonuç: Kendilik, Bireysel ve Toplumsal Bir Yapıdır

Kendilik, yalnızca bireyin içsel bir olgusu değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel faktörlerin etkisiyle şekillenen dinamik bir kavramdır. Psikolojide kendilik, insanın içsel dünyasıyla dış dünya arasında bir köprü işlevi görür. İnsanlar, kendiliklerini sadece kendi iç dünyalarındaki algılarla değil, aynı zamanda çevrelerinden aldıkları geri bildirimlerle de inşa ederler. Kendilik gelişimi, bireyin yaşam yolculuğu boyunca bir süreçtir ve bu süreçte psikolojik sağlık, sosyal etkileşimler ve bireysel farkındalık önemli bir rol oynar.