Küratörlüğünü Elif Patan ve Ecem Gürleyen’in yaptığı disiplinler ortası “Revival” standı, Karl&Ein Arka Gallery’de dün kapılarını sanatseverlere açtı. Stantta farklı disiplinlerden fotoğraf, grafik, heykel üzere çalışmalar yer alıyor.
Standın çıkış noktası insanın uyanışını, daha doğrusu ikinci kere doğuşunu husus alıyor. Revival standında yer alan sanatkarlar, yapıtlarıyla kimi birtakım ortasında bulundukları toplumu eleştirirken, kimi birtakım da toplumu oluşturan bireyin telaşlarına odaklanıyor.
Stant, 8 Ekim’e kadar hafta içi her gün ve Cumartesi günleri 10.30-19 içinde tüm sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
‘SANAT ÜZERİNDE AHLAKİ BİR SANSÜR VAR’
Karl&Ein Arka Gallery’yi açan küratörler Elif Patan ve Ecem Gürleyen, kendilerini “en genç galeristler” olarak tanıtıyor. Kalıplaşmış sanat görüşlerinden çok yeni görüşlere yer vermek istediklerini söyleyen küratörler, genç sanatkarları ön plana çıkarmak istiyor:
“Görsel sanatlarla ilgilenen sanatkarlar bir yerde temas bulmakta ve yapıtlarını sergilemekte çok zorlanıyor. Rastgele bir galeriye gittiğinizde sizden daha evvel yaptığınız yapıtları görmek isterler. Lakin kendimizi geliştirmemize müsaade verilmez. Zira yapılan yapıtları sergileyecek bir yer yok. Birtakım yapıtları hiç bir galeri kabul etmiyor. niçini de marjinal bulmaları. Sanat üzerinde ahlaki bir sansür var. Bizde o yüzden ötekileştirilmiş, kenarda köşede bırakılan sanatkarlara kapılarımızı açtık.”
Stantta öne çıkan sanatkarlardan Yusuf Akyol ile söyleştik. Akyol, hiç bir Şeyin Öznesi Olmak isimli birinci standını 2017’de yaptı. Stantta göç, etnik ve mezhepsel savaşlar, iktidarın bir daha inşa etmeye çalıştığı bayan, ideolojik ve dinî duvarlarla çevrilerek hayatı ile direkt bağını yitiren insan üzere hususları ele aldı.
Akyol, sergilediği çalışmaları şu biçimde anlatıyor:
“hiç bir Şeyin Öznesi Olmak standında yaşadığımız dünyaya hiç bir şeyin öznesi olmadan kurulmak, tarihi ve klasik bağlardan sıyrılarak, gerçeğe yalnızca şimdinin ortasından varmaya çalıştım. Yaptığım bu otoportrede de Türkiye’deki hanımın varlığını şekillendiren iki kuvvetli olguyu işledim. Biri din, biri milliyetçilik. Din daha hayli bayanın uzuvlarını örten bir olgu olarak görünüyor. Milliyetçilik de o yüzü gizleyen ideolojik bir tasarım üzere. İnsanın tek tipleştirilmesinin sözü diyebiliriz. Yüzü olmayan bir varlık kendini tabir de edemez. Maalesef Türkiye’de bayan yalnızca uzuvlarıyla fark edilen bir varlık.”
‘ANLATMAYA ÇALIŞTIĞIM BİR KIYAMET HİKAYESİ’
Revival’e Yeryüzünün Renkleri isimli çalışmasından Su ve Toprak, Zülkareyn ismini verdiği ve birinci sefer sergilenen tabloyla katılan Akyol, kullandığı materyal ile dikkatleri çekiyor: Katran ve ateş.
Akyol şu biçimde anlatıyor:
“Tuvallerimde tarihî değere sahip her şeyi tuvalin bir modülü haline getirmeyi işledim. Anlatmaya çalıştığım bir kıyamet kıssası. Kaotik ve karanlık, kor ve ateşten oluşan bir yüzey yarattım. Çok belgisiz ve kaygı veren bir dünya görünümü çizdim ve bu görünüm günlük hayattakinden farklı bir görünüm değil.
Akyol, Türkiye’de bir sanatçı olarak ömrünü idame ettirebilmenin zorluklarını şöyle anlatıyor:
“Sanatçı için hayatını idame ettirebilmek ikinci planda bir soru. ömrünü idame ettirebilmek konusuna takıldığında esasen sanat yapamıyorsun. Malzemeleri bulmak kimi vakit imkansıza dönüşebiliyor. Bu bahiste projeler ortaya koymak ve bu projeleri finanse edecek kanallar bulmak bu yapıtları sergilemek kimi vakit neredeyse imkansıza dönüşüyor. Bütün işlerimi kendi imkanlarımla ortaya koyuyorum.”
Revival standı, Karl&Ein Arka Gallery’de Akaretler- Beşiktaş’taki yerinde 28 Eylül – 8 Kasım tarihleri içinde sanatseverleri bekliyor.
Stantta yer alan öteki sanatkarlar: Çağla Saydağ Karter, Kemal Yazıcı, Cemal Şamlı, Eda Çiftçi, Sevil Kuranel, Nilsu Alanyalı, Zehra Başeğmez, İpek Erfidan, Melis Gürsel, Selin Kohen, Kamuran Yağcı, Burcu Berber, Polvo, Ferda İrem Kaya, Refiye Güneş, Cansel Eraslan, Nellya Pavlova, Kübra Sayık, Ayşegül Yarımoğlu, İhsan Hatiboplu, Merve Apikoğlu, Mete Başgu, Burak Selimoğlu, Günsel Selimoğlu, İpek Demirci, Betül Ketenci, Berkin Üregen, Cihan Şakar , Yusuf Akyol, Galip Atay, Umut Can Aslan, Elham Parhizkar, Polen Portal, Esra Luta, Işıl Oluçoğlu, Melis Özge Bozoklu, Nilgün Coşkun Yakar, Figen Çapkın…
(KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)
Standın çıkış noktası insanın uyanışını, daha doğrusu ikinci kere doğuşunu husus alıyor. Revival standında yer alan sanatkarlar, yapıtlarıyla kimi birtakım ortasında bulundukları toplumu eleştirirken, kimi birtakım da toplumu oluşturan bireyin telaşlarına odaklanıyor.
Stant, 8 Ekim’e kadar hafta içi her gün ve Cumartesi günleri 10.30-19 içinde tüm sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
‘SANAT ÜZERİNDE AHLAKİ BİR SANSÜR VAR’
Karl&Ein Arka Gallery’yi açan küratörler Elif Patan ve Ecem Gürleyen, kendilerini “en genç galeristler” olarak tanıtıyor. Kalıplaşmış sanat görüşlerinden çok yeni görüşlere yer vermek istediklerini söyleyen küratörler, genç sanatkarları ön plana çıkarmak istiyor:
“Görsel sanatlarla ilgilenen sanatkarlar bir yerde temas bulmakta ve yapıtlarını sergilemekte çok zorlanıyor. Rastgele bir galeriye gittiğinizde sizden daha evvel yaptığınız yapıtları görmek isterler. Lakin kendimizi geliştirmemize müsaade verilmez. Zira yapılan yapıtları sergileyecek bir yer yok. Birtakım yapıtları hiç bir galeri kabul etmiyor. niçini de marjinal bulmaları. Sanat üzerinde ahlaki bir sansür var. Bizde o yüzden ötekileştirilmiş, kenarda köşede bırakılan sanatkarlara kapılarımızı açtık.”
Stantta öne çıkan sanatkarlardan Yusuf Akyol ile söyleştik. Akyol, hiç bir Şeyin Öznesi Olmak isimli birinci standını 2017’de yaptı. Stantta göç, etnik ve mezhepsel savaşlar, iktidarın bir daha inşa etmeye çalıştığı bayan, ideolojik ve dinî duvarlarla çevrilerek hayatı ile direkt bağını yitiren insan üzere hususları ele aldı.
Akyol, sergilediği çalışmaları şu biçimde anlatıyor:
“hiç bir Şeyin Öznesi Olmak standında yaşadığımız dünyaya hiç bir şeyin öznesi olmadan kurulmak, tarihi ve klasik bağlardan sıyrılarak, gerçeğe yalnızca şimdinin ortasından varmaya çalıştım. Yaptığım bu otoportrede de Türkiye’deki hanımın varlığını şekillendiren iki kuvvetli olguyu işledim. Biri din, biri milliyetçilik. Din daha hayli bayanın uzuvlarını örten bir olgu olarak görünüyor. Milliyetçilik de o yüzü gizleyen ideolojik bir tasarım üzere. İnsanın tek tipleştirilmesinin sözü diyebiliriz. Yüzü olmayan bir varlık kendini tabir de edemez. Maalesef Türkiye’de bayan yalnızca uzuvlarıyla fark edilen bir varlık.”
‘ANLATMAYA ÇALIŞTIĞIM BİR KIYAMET HİKAYESİ’
Revival’e Yeryüzünün Renkleri isimli çalışmasından Su ve Toprak, Zülkareyn ismini verdiği ve birinci sefer sergilenen tabloyla katılan Akyol, kullandığı materyal ile dikkatleri çekiyor: Katran ve ateş.
Akyol şu biçimde anlatıyor:
“Tuvallerimde tarihî değere sahip her şeyi tuvalin bir modülü haline getirmeyi işledim. Anlatmaya çalıştığım bir kıyamet kıssası. Kaotik ve karanlık, kor ve ateşten oluşan bir yüzey yarattım. Çok belgisiz ve kaygı veren bir dünya görünümü çizdim ve bu görünüm günlük hayattakinden farklı bir görünüm değil.
Akyol, Türkiye’de bir sanatçı olarak ömrünü idame ettirebilmenin zorluklarını şöyle anlatıyor:
“Sanatçı için hayatını idame ettirebilmek ikinci planda bir soru. ömrünü idame ettirebilmek konusuna takıldığında esasen sanat yapamıyorsun. Malzemeleri bulmak kimi vakit imkansıza dönüşebiliyor. Bu bahiste projeler ortaya koymak ve bu projeleri finanse edecek kanallar bulmak bu yapıtları sergilemek kimi vakit neredeyse imkansıza dönüşüyor. Bütün işlerimi kendi imkanlarımla ortaya koyuyorum.”
Revival standı, Karl&Ein Arka Gallery’de Akaretler- Beşiktaş’taki yerinde 28 Eylül – 8 Kasım tarihleri içinde sanatseverleri bekliyor.
Stantta yer alan öteki sanatkarlar: Çağla Saydağ Karter, Kemal Yazıcı, Cemal Şamlı, Eda Çiftçi, Sevil Kuranel, Nilsu Alanyalı, Zehra Başeğmez, İpek Erfidan, Melis Gürsel, Selin Kohen, Kamuran Yağcı, Burcu Berber, Polvo, Ferda İrem Kaya, Refiye Güneş, Cansel Eraslan, Nellya Pavlova, Kübra Sayık, Ayşegül Yarımoğlu, İhsan Hatiboplu, Merve Apikoğlu, Mete Başgu, Burak Selimoğlu, Günsel Selimoğlu, İpek Demirci, Betül Ketenci, Berkin Üregen, Cihan Şakar , Yusuf Akyol, Galip Atay, Umut Can Aslan, Elham Parhizkar, Polen Portal, Esra Luta, Işıl Oluçoğlu, Melis Özge Bozoklu, Nilgün Coşkun Yakar, Figen Çapkın…
(KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)