Efe
New member
Estağfirullah El Azim: Günah Çamaşır Makinesi mi, Ruh Reset Tuşu mu?
Selam millet!
Bugün forumun en ciddi ama aynı zamanda en eğlenceli konularından birine parmak basmak istiyorum: “Estağfirullah el azim” kaç kere çekilir?
Şimdi, bu konuyu açmamın sebebi sabah kahvemi içerken içimden istemsizce bu zikri çekmeye başlamam… Sonra düşündüm: “Kaç kere çeksem yeterli olur acaba? 33 mü, 100 mü, yoksa sabah-akşam Wi-Fi bağlantısı gibi sürekli açık mı tutmalı?”
Derken aklıma geldi: Bizim forumda bu meseleye her kesimden yaklaşım gelir. Erkek forumdaşlar genelde bu işi planlı ve stratejik bir ibadet mühendisliği gibi ele alır. Kadın forumdaşlar ise olaya duygusal, empatik, ilişki temelli yaklaşır: “Allah’la sohbet gibi düşün canım, sayı değil, samimiyet önemli.”
Ben de dedim ki: Gelin bu iki tarzı birleştirip biraz gülelim, biraz düşünelim, biraz da Estağfirullah çekelim — sonuçta hepimizin günah defteri Excel tablosu gibi kabarmış olabilir.
---
Erkeklerin Yaklaşımı: “Kardeşim, Bu İşin Protokolü Var!”
Erkek forumdaşlar genelde bu konularda bir sistem kurmadan rahat edemez.
Birisi hemen gelir:
> “Abi, Estağfirullah el azim zikri 100 kere sabah, 100 kere akşam çekilir. Bunu rutin haline getirirsen ruhsal RAM temizliği gibi düşün, takılma yapmazsın.”
Bir diğeri hemen ekler:
> “Hocam, ben Excel’de tablo yaptım. Her gün 99 Estağfirullah, 33 Subhanallah, 33 Elhamdülillah. Cumartesi rapor alıyorum.”
Erkekler bu işi “ibadet planlayıcısı 2.0” yazılımına çevirmiş durumda.
Bazıları telefonuna alarm kuruyor:
- 08:00 – Sabah zikri
- 14:00 – Günah tazeleme kontrolü
- 22:00 – Akşam zikri ve içsel güncelleme
Hatta forumda biri geçen gün şunu yazmıştı:
> “Estağfirullah’ı sayarken parmakla değil, akıllı bileklikle sayıyorum. Adım sayar gibi günah sayar.”
Ama hakkını verelim, erkeklerin bu sistematik hali bir bakıma işe yarıyor. Çünkü düzenli yapınca zihin de “reset” yiyor.
Yine de bazen fazla mekanik olabiliyor: Estağfirullah, Estağfirullah, Estağfirullah... derken insanın zihni “otomatik pilota” geçiyor. Yani kalp offline, dil online.
---
Kadınların Yaklaşımı: “Canım, Önemli Olan Hissetmen”
Kadın forumdaşlarımız olaya bambaşka bir tat katıyor.
Birinin yazısını hiç unutmam:
> “Ben Estağfirullah el azim’i sayı için değil, içim sıkıldığında, kalbim daraldığında çekiyorum. Sanki Allah’la aramda kısa bir mesaj hattı gibi. 100 kere mi, 500 kere mi, fark etmez. Bazen bir tanesi bile yetiyor.”
İşte bu!
Kadınlar sayılara değil, bağa odaklanıyor.
Onlar için zikir bir “ibadet protokolü” değil, duygusal temizlik ritüeli.
Bazısı sabah kahvesinden önce, bazısı bulaşık yıkarken, bazısı trafikte sıkışınca Estağfirullah çekiyor.
Yani erkekler bu işi “versiyon 3.1”e çevirmişken, kadınlar “doğrudan bulut bağlantısı” kurmuş durumda.
Forumda geçen gün biri şöyle yazmıştı:
> “Benim için Estağfirullah, ruh deterjanı gibi. Köpürdükçe rahatlıyorum.”
Başka biri de şu yorumu bırakmış:
> “Estağfirullah el azim dedikçe içimden bir yük gidiyor, sanki kalbimdeki tozlar süpürülüyor.”
Düşününce, belki de kadınların yaklaşımı asıl özüne daha yakın: Kalpten, samimi, filtresiz.
Ama erkeklerin o düzenli hali olmasa, biz belki hiç başlamayız bile.
---
Zikirde Mizah Olur mu? Olur Hem de Nasıl!
Forumda geçen hafta bir kullanıcı “Estağfirullah el azim Challenge” başlatmış:
“1 hafta boyunca günde 100 Estağfirullah çek, günün sonunda ne değiştiğini yaz.”
Yorumlar efsane:
- “İlk gün unuttum, akşam 200 çekerek telafi ettim. Sanırım faizli Estağfirullah oldu.”
- “Üçüncü gün öyle içten söyledim ki, kedim bile duygulandı.”
- “Ben 99’da kalınca OCD tetiklendi, bir tane fazla çekip dengeledim.”
İşte bu forumun güzelliği burada: Ciddiyetle mizahı harmanlayabiliyoruz.
Zikir deyip geçmemek lazım, çünkü gülerek tövbe etmek de insanı hafifletiyor.
Allah belki de “güler yüzle yapılan tövbeyi” en çok seviyordur, kim bilir?
---
Sayı Meselesine Farklı Bakışlar: 33, 100, Sonsuz
Bir kesim diyor ki:
> “Kardeşim, Peygamberimiz 100 demiştir. Bu yüzden 100’dür.”
Diğer bir kesim de diyor ki:
> “Yahu 100 sayısı sembolik. Önemli olan devamlılık.”
Ben arada kaldım.
Çünkü 33 çekince içimden bir ses “Tamam olmadı bu” diyor.
100 çekince ise “Acaba 101 mi yapsaydım” diye şüphe geliyor.
Bir forumdaş müthiş bir öneri getirdi:
> “Kendini günahkâr hissediyorsan 300, iyi hissediyorsan 100, melek gibiysem 33. Duruma göre dinamik sistem.”
Yani Estağfirullah da artık “kişiselleştirilebilir içerik” seviyesine çıkmış durumda.
---
Zikirin Geleceği: Dijital Tasbehler, Sesli Asistanlar ve Günah Analitiği
Gelecekte Estağfirullah çekmek bile dijitalleşecek.
Düşünün: Akıllı saat size şöyle diyor —
> “Bugün biraz sinirlendin. 27 Estağfirullah öneriyorum.”
Yapay zekâlı zikir uygulamaları geliyor olabilir.
Forumda biri hayal etmişti:
> “Estağfirullah Tracker: Her zikirde kalp ritmini ölçüp samimiyet puanı veriyor.”
Bir başkası hemen cevap yazmıştı:
> “O zaman kesin hile yaparım. Kalp sensörünü elma suyu döküp kandırırım.”
Gülsek de gerçek şu ki, teknoloji inançla birleşiyor. Belki bir gün akıllı ev sistemi bize diyecek:
> “Bugün komşuya sinirlenip içinden küfrettin. Estağfirullah el azim zamanı!”
---
Topluluk Soruları: Hadi Siz de Katılın!
1. Siz Estağfirullah el azim’i kaç kere çekiyorsunuz? Sayı mı önemli, his mi?
2. Zikir çekerken zihniniz dağılınca ne yapıyorsunuz?
3. Bir gün boyunca sadece içten Estağfirullah çekmek mi, yüksek sesle ama dikkatsiz çekmek mi daha etkili olur sizce?
4. Akıllı zikir teknolojilerine sıcak bakar mısınız, yoksa “kalbin şarjı bitmesin yeter” mi dersiniz?
5. Günah sonrası mı çekilmeli, yoksa rutin temizlik gibi her gün mü?
---
Sonuç: Gülümseyerek Tövbe Etmek de Bir Sanattır
Estağfirullah el azim zikri aslında bir sayı meselesi değil; bir ruh hali, bir farkındalık hali.
Kimi 33 kere çeker, kimi 1000 kere, kimi bir kere “içten” der ve tüm geçmişini bırakır.
Ama işin en tatlı tarafı şu: Bu zikri çekerken yüzünüzde bir tebessüm varsa, Allah belki de “işte tam da bunu istedim” diyordur.
O yüzden gelin bu forumu bir “Estağfirullah Kulübü”ne çevirelim.
Kural basit:
Kim ne kadar çekerse çeksin, sonunda bir tebessüm bıraksın.
Çünkü gülümseyerek Estağfirullah çekmek, belki de modern dünyanın en güzel devrimidir.
Selam millet!
Bugün forumun en ciddi ama aynı zamanda en eğlenceli konularından birine parmak basmak istiyorum: “Estağfirullah el azim” kaç kere çekilir?
Şimdi, bu konuyu açmamın sebebi sabah kahvemi içerken içimden istemsizce bu zikri çekmeye başlamam… Sonra düşündüm: “Kaç kere çeksem yeterli olur acaba? 33 mü, 100 mü, yoksa sabah-akşam Wi-Fi bağlantısı gibi sürekli açık mı tutmalı?”
Derken aklıma geldi: Bizim forumda bu meseleye her kesimden yaklaşım gelir. Erkek forumdaşlar genelde bu işi planlı ve stratejik bir ibadet mühendisliği gibi ele alır. Kadın forumdaşlar ise olaya duygusal, empatik, ilişki temelli yaklaşır: “Allah’la sohbet gibi düşün canım, sayı değil, samimiyet önemli.”
Ben de dedim ki: Gelin bu iki tarzı birleştirip biraz gülelim, biraz düşünelim, biraz da Estağfirullah çekelim — sonuçta hepimizin günah defteri Excel tablosu gibi kabarmış olabilir.
---
Erkeklerin Yaklaşımı: “Kardeşim, Bu İşin Protokolü Var!”
Erkek forumdaşlar genelde bu konularda bir sistem kurmadan rahat edemez.
Birisi hemen gelir:
> “Abi, Estağfirullah el azim zikri 100 kere sabah, 100 kere akşam çekilir. Bunu rutin haline getirirsen ruhsal RAM temizliği gibi düşün, takılma yapmazsın.”
Bir diğeri hemen ekler:
> “Hocam, ben Excel’de tablo yaptım. Her gün 99 Estağfirullah, 33 Subhanallah, 33 Elhamdülillah. Cumartesi rapor alıyorum.”
Erkekler bu işi “ibadet planlayıcısı 2.0” yazılımına çevirmiş durumda.
Bazıları telefonuna alarm kuruyor:
- 08:00 – Sabah zikri
- 14:00 – Günah tazeleme kontrolü
- 22:00 – Akşam zikri ve içsel güncelleme
Hatta forumda biri geçen gün şunu yazmıştı:
> “Estağfirullah’ı sayarken parmakla değil, akıllı bileklikle sayıyorum. Adım sayar gibi günah sayar.”
Ama hakkını verelim, erkeklerin bu sistematik hali bir bakıma işe yarıyor. Çünkü düzenli yapınca zihin de “reset” yiyor.
Yine de bazen fazla mekanik olabiliyor: Estağfirullah, Estağfirullah, Estağfirullah... derken insanın zihni “otomatik pilota” geçiyor. Yani kalp offline, dil online.
---
Kadınların Yaklaşımı: “Canım, Önemli Olan Hissetmen”
Kadın forumdaşlarımız olaya bambaşka bir tat katıyor.
Birinin yazısını hiç unutmam:
> “Ben Estağfirullah el azim’i sayı için değil, içim sıkıldığında, kalbim daraldığında çekiyorum. Sanki Allah’la aramda kısa bir mesaj hattı gibi. 100 kere mi, 500 kere mi, fark etmez. Bazen bir tanesi bile yetiyor.”
İşte bu!
Kadınlar sayılara değil, bağa odaklanıyor.
Onlar için zikir bir “ibadet protokolü” değil, duygusal temizlik ritüeli.
Bazısı sabah kahvesinden önce, bazısı bulaşık yıkarken, bazısı trafikte sıkışınca Estağfirullah çekiyor.
Yani erkekler bu işi “versiyon 3.1”e çevirmişken, kadınlar “doğrudan bulut bağlantısı” kurmuş durumda.
Forumda geçen gün biri şöyle yazmıştı:
> “Benim için Estağfirullah, ruh deterjanı gibi. Köpürdükçe rahatlıyorum.”
Başka biri de şu yorumu bırakmış:
> “Estağfirullah el azim dedikçe içimden bir yük gidiyor, sanki kalbimdeki tozlar süpürülüyor.”
Düşününce, belki de kadınların yaklaşımı asıl özüne daha yakın: Kalpten, samimi, filtresiz.
Ama erkeklerin o düzenli hali olmasa, biz belki hiç başlamayız bile.
---
Zikirde Mizah Olur mu? Olur Hem de Nasıl!
Forumda geçen hafta bir kullanıcı “Estağfirullah el azim Challenge” başlatmış:
“1 hafta boyunca günde 100 Estağfirullah çek, günün sonunda ne değiştiğini yaz.”
Yorumlar efsane:
- “İlk gün unuttum, akşam 200 çekerek telafi ettim. Sanırım faizli Estağfirullah oldu.”
- “Üçüncü gün öyle içten söyledim ki, kedim bile duygulandı.”
- “Ben 99’da kalınca OCD tetiklendi, bir tane fazla çekip dengeledim.”
İşte bu forumun güzelliği burada: Ciddiyetle mizahı harmanlayabiliyoruz.
Zikir deyip geçmemek lazım, çünkü gülerek tövbe etmek de insanı hafifletiyor.
Allah belki de “güler yüzle yapılan tövbeyi” en çok seviyordur, kim bilir?
---
Sayı Meselesine Farklı Bakışlar: 33, 100, Sonsuz
Bir kesim diyor ki:
> “Kardeşim, Peygamberimiz 100 demiştir. Bu yüzden 100’dür.”
Diğer bir kesim de diyor ki:
> “Yahu 100 sayısı sembolik. Önemli olan devamlılık.”
Ben arada kaldım.
Çünkü 33 çekince içimden bir ses “Tamam olmadı bu” diyor.
100 çekince ise “Acaba 101 mi yapsaydım” diye şüphe geliyor.
Bir forumdaş müthiş bir öneri getirdi:
> “Kendini günahkâr hissediyorsan 300, iyi hissediyorsan 100, melek gibiysem 33. Duruma göre dinamik sistem.”
Yani Estağfirullah da artık “kişiselleştirilebilir içerik” seviyesine çıkmış durumda.
---
Zikirin Geleceği: Dijital Tasbehler, Sesli Asistanlar ve Günah Analitiği
Gelecekte Estağfirullah çekmek bile dijitalleşecek.
Düşünün: Akıllı saat size şöyle diyor —
> “Bugün biraz sinirlendin. 27 Estağfirullah öneriyorum.”
Yapay zekâlı zikir uygulamaları geliyor olabilir.
Forumda biri hayal etmişti:
> “Estağfirullah Tracker: Her zikirde kalp ritmini ölçüp samimiyet puanı veriyor.”
Bir başkası hemen cevap yazmıştı:
> “O zaman kesin hile yaparım. Kalp sensörünü elma suyu döküp kandırırım.”
Gülsek de gerçek şu ki, teknoloji inançla birleşiyor. Belki bir gün akıllı ev sistemi bize diyecek:
> “Bugün komşuya sinirlenip içinden küfrettin. Estağfirullah el azim zamanı!”
---
Topluluk Soruları: Hadi Siz de Katılın!
1. Siz Estağfirullah el azim’i kaç kere çekiyorsunuz? Sayı mı önemli, his mi?
2. Zikir çekerken zihniniz dağılınca ne yapıyorsunuz?
3. Bir gün boyunca sadece içten Estağfirullah çekmek mi, yüksek sesle ama dikkatsiz çekmek mi daha etkili olur sizce?
4. Akıllı zikir teknolojilerine sıcak bakar mısınız, yoksa “kalbin şarjı bitmesin yeter” mi dersiniz?
5. Günah sonrası mı çekilmeli, yoksa rutin temizlik gibi her gün mü?
---
Sonuç: Gülümseyerek Tövbe Etmek de Bir Sanattır
Estağfirullah el azim zikri aslında bir sayı meselesi değil; bir ruh hali, bir farkındalık hali.
Kimi 33 kere çeker, kimi 1000 kere, kimi bir kere “içten” der ve tüm geçmişini bırakır.
Ama işin en tatlı tarafı şu: Bu zikri çekerken yüzünüzde bir tebessüm varsa, Allah belki de “işte tam da bunu istedim” diyordur.
O yüzden gelin bu forumu bir “Estağfirullah Kulübü”ne çevirelim.
Kural basit:
Kim ne kadar çekerse çeksin, sonunda bir tebessüm bıraksın.
Çünkü gülümseyerek Estağfirullah çekmek, belki de modern dünyanın en güzel devrimidir.