Berat Albayrak’a yakınlığı ile bilinen Sabah gazetesi muharriri Kerem Alkin, bugünkü yazısında iktisatta Keynesyen modeli savundu.
Kerem Alkin, ” Keynesyen yaklaşım uzun vakitten beri iktisat gündeminden uzak tutulduğundan, memleketler arası ekonomik teşkilatların tümü, son raporlarında ‘neoliberal’ anlayışa takılı kalmaktan değerli bir çelişki yaşıyorlar. O denli bir çelişki ki, gerek IMF, gerek Dünya Bankası, bir yandan global ölçekte gözlemlenen ‘enflasyon baskısı’nı denetim altına almak için merkez bankalarının faiz arttırması gerektiğinden kelam ediyorlar; bir yandan da faiz artışları ile hane halkının tüketimi ile gerçek bölüm yatırımları kıymetli ölçüde yavaşlar ise, özellikle 2023’de kritik seviyede bir ‘resesyon riski’nden kelam ediyorlar.
Bir yandan, global ölçekte ‘hayat pahalılığı’nın kozmik bir probleme dönüştüğünden kelam ediyorlar; öteki tarafta ekonomiler hayli soğur ise, işssizlik sorunun artmasından duydukları kaygıyı lisana getiriyorlar. Zira, ‘enflasyon şoku’ ve ‘hayat pahalılığı’na yönelik tahlil metodolojisinde, kamu mali siyasetlerini, kamu mali araçlarını ve hükümetlerin direkt iktisat siyasetlerinin nasıl devreye alınabileceği konusunda bir ‘el kılavuzu’nu uzun bir müddetdir kullanmamaktalar. Bu niçinle, para, maliye ve direkt denetim siyasetlerinden oluşan keynesyen heterodoks yaklaşım, ‘alışılmış’, ‘ezberlenmiş’, hatta ‘banalleşmiş’ neoliberal ortodoks yaklaşıma bakılırsa fazlaca daha geniş bir hareket alanı sağlar” diye yazdı.
KEYNEZYEN MODEL NEDİR
Keynesyen iktisat, 20. yüzyıl İngiliz ekonomist John Maynard Keynes’in görüşlerini temel alan bir makroekonomik teoridir. Keynes iktisadı özel bölümün yüklü olduğu lakin devlet ve kamu kesiminin büyük role sahip olduğu bir karma ekonomiyi savunmaktadır. Keynesyen iktisada nazaran özel dalın verdiği kararlar kimi vakit verimsiz makroekonomik sonuçlara niye olmaktadır. Bu niçinle devlet aktif bir biçimde rol alarak iş döngüsünü stabilize etmelidir.
Kerem Alkin, ” Keynesyen yaklaşım uzun vakitten beri iktisat gündeminden uzak tutulduğundan, memleketler arası ekonomik teşkilatların tümü, son raporlarında ‘neoliberal’ anlayışa takılı kalmaktan değerli bir çelişki yaşıyorlar. O denli bir çelişki ki, gerek IMF, gerek Dünya Bankası, bir yandan global ölçekte gözlemlenen ‘enflasyon baskısı’nı denetim altına almak için merkez bankalarının faiz arttırması gerektiğinden kelam ediyorlar; bir yandan da faiz artışları ile hane halkının tüketimi ile gerçek bölüm yatırımları kıymetli ölçüde yavaşlar ise, özellikle 2023’de kritik seviyede bir ‘resesyon riski’nden kelam ediyorlar.
Bir yandan, global ölçekte ‘hayat pahalılığı’nın kozmik bir probleme dönüştüğünden kelam ediyorlar; öteki tarafta ekonomiler hayli soğur ise, işssizlik sorunun artmasından duydukları kaygıyı lisana getiriyorlar. Zira, ‘enflasyon şoku’ ve ‘hayat pahalılığı’na yönelik tahlil metodolojisinde, kamu mali siyasetlerini, kamu mali araçlarını ve hükümetlerin direkt iktisat siyasetlerinin nasıl devreye alınabileceği konusunda bir ‘el kılavuzu’nu uzun bir müddetdir kullanmamaktalar. Bu niçinle, para, maliye ve direkt denetim siyasetlerinden oluşan keynesyen heterodoks yaklaşım, ‘alışılmış’, ‘ezberlenmiş’, hatta ‘banalleşmiş’ neoliberal ortodoks yaklaşıma bakılırsa fazlaca daha geniş bir hareket alanı sağlar” diye yazdı.
KEYNEZYEN MODEL NEDİR
Keynesyen iktisat, 20. yüzyıl İngiliz ekonomist John Maynard Keynes’in görüşlerini temel alan bir makroekonomik teoridir. Keynes iktisadı özel bölümün yüklü olduğu lakin devlet ve kamu kesiminin büyük role sahip olduğu bir karma ekonomiyi savunmaktadır. Keynesyen iktisada nazaran özel dalın verdiği kararlar kimi vakit verimsiz makroekonomik sonuçlara niye olmaktadır. Bu niçinle devlet aktif bir biçimde rol alarak iş döngüsünü stabilize etmelidir.