Dedesi Türkiye’de sertifikalı olarak organik tarım yapan birinci çiftçilerden olan Zehra Kul, işletme kısmındaki lisans eğitiminin akabinde ABD’ye gitti.
Yaklaşık bir yıl ABD’de kaldıktan daha sonra Türkiye’ye dönüş yapan Kul, Almanya Tarım Bakanlığı tarafınca desteklenen tarım projelerinde çalıştı.
Bir besin şirketinde yönetici olarak bakılırsav yapan Kul, dedesinden kalan organik tarım mirasını devam ettirmek ve toplumda farkındalığı artırmak üzere çalışmaya karar verdi.
Topuklu ayakkabılarını rafa kaldırarak çizmelerini giyen Kul, 85 dönümlük yerde doğal ve ilaçsız kayısı, kiraz, domates, biber, kabak üzere eserleri üretmeye başladı.
Yaklaşık 7 yıldır ailesiyle birlikte tarım yapan Kul, yetiştirdiği zerzevat ve meyveleri, İstanbul ve İzmir’deki organik pazarlarda kardeşiyle bir arada satıyor.
Kul, AA muhabirine, dedesi Hasan Ali Öcal’ın 1981 yılından bu yana sertifikalı olarak organik tarım yaptığını, emekli öğretmen olan babasının da bu üretimi devam ettirdiğini söylemiş oldu.
Türkiye’de çiftçi çocuklarının tarımdan uzaklaştığını, plazada çalışmayı daha cazip gördüğünü aktaran Kul, kendi yaşadığı tecrübede toprakta çalışmayı daha manalı bulduğunu aktardı.
Küçük yaşlarda ailesinin yanında bahçelerde meyve topladığını söyleyen Kul, “bu biçimdelar kova taşırken ‘Bak okumazsan bu biçimde olursun’ diyorlardı. daha sonra okuduk, işe girdik. Toplantılardan geliyorsunuz şıkır şıkır. Topuklu ayakkabılar, ekip elbiseler. Lakin tarlada daha memnun olduğumu gördüm. Artık ailem ‘iyi ki çifçisin’ diyor.” dedi.
ABD’den döndüğünde sıhhat problemleri yaşadığını, gerçek beslenmeyle bu kasvetleri atlattığını ve organik mamüllerin değerini kavradığını anlatan Kul, doğal eserlere ulaşmanın her insanın hakkı olduğuna inanarak çalıştığını aktardı.
Tarlada çalışırken bedenen yorulduğunu fakat başının dinlendiğini söz eden Kul, “En büyük amaçlarımdan biri çocukların daha kolay organik besine ulaşması. Birtakım çocuklar maalesef ineğin mor olduğunu düşünüyor. Doğal hayattan kopmuş durumdalar. Olabildiğince onlara ulaşmayı hedefliyorum.” diye konuştu.
Organik tarım mamüllerinde pazarlama noktasında ıstıraplar yaşanması niçiniyle mamüllerini pazarlarda kendisinin satmayı tercih ettiğini de anlatan Kul, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Organik olmayan tarıma nazaran 3 kat daha fazla insan gücü kullanıyoruz. Buna karşın organik mamüllerin meblağlarının yüksek olduğunu düşünmüyorum. İç piyasada üretimin azlığı ve pazar çeşitliliğin kısıtlı olması organik esere ulaşmayı zorlaştırıyor.”
KAYNAK: AA
Yaklaşık bir yıl ABD’de kaldıktan daha sonra Türkiye’ye dönüş yapan Kul, Almanya Tarım Bakanlığı tarafınca desteklenen tarım projelerinde çalıştı.
Bir besin şirketinde yönetici olarak bakılırsav yapan Kul, dedesinden kalan organik tarım mirasını devam ettirmek ve toplumda farkındalığı artırmak üzere çalışmaya karar verdi.
Topuklu ayakkabılarını rafa kaldırarak çizmelerini giyen Kul, 85 dönümlük yerde doğal ve ilaçsız kayısı, kiraz, domates, biber, kabak üzere eserleri üretmeye başladı.
Yaklaşık 7 yıldır ailesiyle birlikte tarım yapan Kul, yetiştirdiği zerzevat ve meyveleri, İstanbul ve İzmir’deki organik pazarlarda kardeşiyle bir arada satıyor.
Kul, AA muhabirine, dedesi Hasan Ali Öcal’ın 1981 yılından bu yana sertifikalı olarak organik tarım yaptığını, emekli öğretmen olan babasının da bu üretimi devam ettirdiğini söylemiş oldu.
Türkiye’de çiftçi çocuklarının tarımdan uzaklaştığını, plazada çalışmayı daha cazip gördüğünü aktaran Kul, kendi yaşadığı tecrübede toprakta çalışmayı daha manalı bulduğunu aktardı.
Küçük yaşlarda ailesinin yanında bahçelerde meyve topladığını söyleyen Kul, “bu biçimdelar kova taşırken ‘Bak okumazsan bu biçimde olursun’ diyorlardı. daha sonra okuduk, işe girdik. Toplantılardan geliyorsunuz şıkır şıkır. Topuklu ayakkabılar, ekip elbiseler. Lakin tarlada daha memnun olduğumu gördüm. Artık ailem ‘iyi ki çifçisin’ diyor.” dedi.
ABD’den döndüğünde sıhhat problemleri yaşadığını, gerçek beslenmeyle bu kasvetleri atlattığını ve organik mamüllerin değerini kavradığını anlatan Kul, doğal eserlere ulaşmanın her insanın hakkı olduğuna inanarak çalıştığını aktardı.
Tarlada çalışırken bedenen yorulduğunu fakat başının dinlendiğini söz eden Kul, “En büyük amaçlarımdan biri çocukların daha kolay organik besine ulaşması. Birtakım çocuklar maalesef ineğin mor olduğunu düşünüyor. Doğal hayattan kopmuş durumdalar. Olabildiğince onlara ulaşmayı hedefliyorum.” diye konuştu.
Organik tarım mamüllerinde pazarlama noktasında ıstıraplar yaşanması niçiniyle mamüllerini pazarlarda kendisinin satmayı tercih ettiğini de anlatan Kul, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Organik olmayan tarıma nazaran 3 kat daha fazla insan gücü kullanıyoruz. Buna karşın organik mamüllerin meblağlarının yüksek olduğunu düşünmüyorum. İç piyasada üretimin azlığı ve pazar çeşitliliğin kısıtlı olması organik esere ulaşmayı zorlaştırıyor.”
KAYNAK: AA